Geçirdiğimiz bu zor günler sonrasında hepimizin iyileşmeye ihtiyacı var. İyileşmeye çalışırken ise biraz olsun bize iyi gelecek şeyleri arıyoruz. Fakat herkesi iyileştirecek, iyi gelecek bir konu var ki o da "BESLENME." Bazı minik adımlarla vücudunuza yardımcı olabilirsiniz. Gelin bu adımları 5 minik ipucu olarak inceleyelim.
Uzman Diyetisyen CANSU ÇELİK
1- VÜCUDUNUZ SİZE NE ANLATIYOR?
Kronik stres durumunun vücudun metabolik ihtiyaçlarını arttırabileceğini biliyor musunuz? Burada en önemli noktalardan biri kendimizi dinlemek, bedenimizin bizden ne istediğine kulak vermek. Evet, bu dönemlerde kimisine doğa ile geçirdiği zaman, kimisine ise sevdiği bir aktiviteyi yapmak iyi gelebiliyor.Fakat beslenmeyi burada bir kaçış yolu olarak görmek maalesef ki doğru değil.
Bunun yerine beslenmeyi vücudunuzu ve bağışıklığınızı desteklemek, dayanıklılığı arttırmak, güç oluşturmak için bir araç olarak görmek en doğrusu. Hepimiz insanız, stres, kaygı, mutsuzluk gibi olumsuz duygular içinde olduğumuzda bu duygular çoğu kişide yeme davranışının bozulmasına neden olabiliyor, önemli olan bunu yönetme şeklimiz.
2- VİTAMİN MİNERALLER İYİ BİRER GIDA DESTEKÇİLERİ
Stres ile ilişkilendirilen ve stresi azaltmaya yardımcı pek çok vitamin mineral var. Araştırmalar, magnezyum ve B kompleks vitamininin stres yaşayan bireyleri destekleyebileceğini gösteriyor. PLOS One dergisinde geçtiğimiz yıllarda yapılan bir çalışma Magnezyum ve B6 vitamininin aşırı stres yaşayan kişilerde stres seviyelerini hafifletmeye yardımcı olduğunu belirtiyor.
Psychoneuroendocrinology dergisinde yapılan bir diğer çalışmada ise omega-3 yağ asitleri uygulanan bireylerin, kontrollere kıyasla azalmış kortizol seviyeleri dahil olmak üzere psikolojik ve fizyolojik tükenmişlik belirteçlerinde azalma gösterdiği belirtilmiş.
Magnezyum içeriği olan yeşil yapraklı sebzeler, yağlı tohumlar beslenme planınızda olması gereken alternatiflerden. B vitamini içeren besinlere ise tahıllar, et, baklagilleri yumurta, süt ürünlerine yeşil yapraklı sebzeleri örnek verebiliriz.
Omega 3 yağ asitlerinin en iyi kaynağının yağlı balıklar olduğunu duymuşsunuzdur. Yeteri kadar balık tüketiminiz yoksa hekim kontrolünde takviye almayı değerlendirebilirsiniz.
Bu süreçte kimine sevdiği aktivitelere yönelmek, kimine sevdikleri ile bir arada olmak, kimine ise yalnız kalmak iyi geliyor.
3- BAĞIRSAKLARIMIZI İYİLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ.
Bağırsak ve zihin sağlığının yakından ilişkili olduğunu biliyoruz. Peki mikrobiyata olarak tanımlanan bağırsak floramızı nasıl iyileştirebiliriz?
İkinci beynimiz olan bağırsaklarımızı sevmek ve iyileştirmek için birçok sebebimiz var, inanın bunu yapmak hiç de zor değil. İşe kendinizi ve bağırsak bakterilerini aynı anda beslemekle başlayabilirsiniz. Onlar için iyi olan şeyleri tükettiğinden emin olun. Peki nedir bu 'iyi' alternatifler?
Polifenoller ve lif açısından zengin meyve, sebze ve tam tahıllar beslenme planınızın vazgeçilmezleri arasında olsun. Dengeli bir şekilde beslenmeye devam ettikçe bağırsaklarınızdaki iyi bakteriler daha mutlu hale gelecek ve böylece vücudunda inflamasyon da azalmış olacak.
Böylelikle bağırsak-beyin ekseni vücudunuza iyi olduğunuzu ileten sinyaller yollayarak zihinsel sağlığınızı korumaya katkı sağlayacak. Fermente gıdalar da bağırsak sağlığını destekleyen alternatiflerden.
4- DUYGULARIMIZI BİZİ YÖNETİYOR OLABİLİR Mİ?
Stresle beraber hormonlarımızda birtakım değişiklikler oluşur ve bu da duygusal açlık durumuna yol açabilir. Böylece sık sık beslenme ve kalorisi yüksek besinler tüketilmeye başlanır. Fast food ağırlıklı hazır ve kolay ulaşılabilen besinler, stres altında daha çok tercih edilir.
Fakat dikkat, ilave şeker, katkı koruyucu içeren besinlerin bu stres hormonlarını tetikleyebileceğine dair pek çok çalışma bulunuyor. Bu alternatifler tükettiğiniz anda size geçici bir mutluluk verse de bunun kısa süreli ve sahte olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden besin tercihleriniz de, mutluluklarınız da sürdürülebilir olmalı.
5- STRESE KARŞI HAREKETE GEÇME ZAMANI!
Stresli olduğumuz zamanlarda bu durumdan 'pat' diye kurtulamayız, fakat onu kontrol etmek için en önemli adımlarımızdan biri aktif olmak. Aktif olmak, düzenli egzersiz vücudumuzda endorfin hormonu salgılanmasını artırır.
Fiziksel aktivite, beyninin endorfin adı verilen ve size kendinizi iyi hissettiren hormonun üretimini hızlandırmaya yardımcı olur. Yeter ki hareket edin, kendinizi daha mutlu hissettiğinizi göreceksiniz. İşe küçük adımlarla başlayabilir, adım sayısınızı yavaş yavaş arttırabilirsiniz. Hazır havalar ısınıyorken açık havada yürüyüş size çok iyi gelecek.
KAYNAKLAR:
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31382171/
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6298677/